Watson ve Rayner (1920), 3 soruyu yanıtlamak için Küçük Albert Deneyi'ni gerçekleştirdiler:
1- Bir bebek, yüksek ve korku uyandıran bir sesle aynı anda ortaya çıkan bir hayvandan korkmaya şartlandırılabilir mi?
2- Bu tür bir korku diğer hayvanlara veya cansız nesnelere de aktarılabilir mi?
3- Bu tür korkular ne kadar sürer?
Johns Hopkins Üniversitesi'nde 1919 ve 1920 yılları arasında yürütülen Küçük Albert deneyi, bebeklerde duygusal tepkilerin klasik koşullanmasına dair deneysel kanıtlar sağlamayı amaçlıyordu. Çalışmanın başlangıcında Watson ve Rayner, "Küçük Albert" (gerçek adı Albert Barger'dı) adında dokuz aylık bir erkek çocukla karşılaştılar. Bu, yalnızca yüksek seslerden korkan, son derece korkusuz bir çocuktu. Albert'in annesinden izin aldıktan sonra araştırmacılar, klasik koşullanma sürecini bir insan denek üzerinde test etmeye karar verdiler; çocukta daha fazla fobi uyandırarak.
Temel seans, Albert yaklaşık dokuz aylıkken, nötr uyaranlara verdiği tepkileri test etmek için gerçekleştirildi. Albert'in kendisine gösterilen hiçbir uyarandan korkmadığı bildirildi. Bu uyaranlar arasında "beyaz bir fare, bir tavşan, bir köpek, bir maymun, tüylü ve tüysüz maskeler, pamuk yünü, yanan gazeteler vb." vardı (Watson ve Rayner, 1920, s. 2). Temel seanstan yaklaşık iki ay sonra Albert, bir hafta arayla yapılan iki şartlandırma seansında toplam yedi çift beyaz fareye maruz bırakıldı ve ardından bir çelik çubuğun çekiçle vurulmasının ürkütücü sesi duyuldu.
Küçük Albert henüz 11 aylıkken beyaz bir fare gösterildi ve saniyeler sonra çekiç çelik çubuğa vuruldu.
Fare ve gürültünün yedi kez eşleştirilmesinden sonra (bir hafta arayla iki seansta), Albert, fare yüksek ses olmadan gösterildiğinde ağlama ve kaçınma ile tepki verdi. İkinci şartlandırma seansının sonunda, Albert'e fare gösterildiğinde, bildirildiğine göre ağladı ve "masanın kenarına kadar hızlı sürünmeye başladı". Watson ve Rayner bu tepkileri korku şartlandırmasının kanıtı olarak yorumladılar.
Artık küçük Albert'in tek yapması gereken fareyi görmekti ve hemen her türlü korku belirtisini gösteriyordu. Ağlıyordu (çekiç çelik çubuğa çarpmış olsun ya da olmasın) ve sürünerek uzaklaşmaya çalışıyordu. İki şartlandırma seansını üç transfer seansı izledi. İlk transfer seansında, Albert'e devam eden korkuyu değerlendirmek için fare ve genellemeyi test etmek için diğer tüylü nesneler gösterildi. Ancak deneyi karmaşıklaştıran bir şekilde, ikinci transfer seansında fareyle "tepkiyi tazelemek" için iki ek şartlandırma denemesi (Watson ve Rayner, 1920, s. 9) ve ayrıca bir köpek ve bir tavşanın ilk kez yüksek sesle eşleştirildiği şartlandırma denemeleri de vardı. Bu korku zamanla azalmaya başladı, ancak orijinal prosedür birkaç kez tekrarlanarak çağrışım yeniden canlandırılabiliyordu. Önceki haftalık seansların aksine, son transfer seansı devam eden korkuyu test etmek için bir ay sonra gerçekleşti. Seansın hemen ardından Albert ve annesi hastaneden ayrıldılar ve Watson ile Rayner'ın klasik olarak şartlandırdıkları korkuyu ortadan kaldırma yönündeki orijinal niyetlerini gerçekleştirmelerini engellediler.