Nevroz (ya da modern adıyla “nörotik bozukluklar”), bireyin gerçeklikle ilişkisini büyük ölçüde koruduğu; ancak içsel çatışmalar, bastırılmış duygular, travmalar ya da gelişimsel sorunlardan dolayı yoğun anksiyete, içsel sıkıntı ve davranışsal uyumsuzluklar yaşadığı ruhsal bozukluklara verilen genel bir isimdir.
Bu terim ilk olarak 18. yüzyılda William Cullen tarafından kullanılmıştır. Freud ile birlikte nevroz, psikodinamik kuramın merkezinde yer almış; Freud nevrotik belirtileri, bilinçdışı çatışmaların sonucu olarak değerlendirmiştir. Freud’un teorisine göre nevroz, özellikle cinsel ve saldırgan dürtüler ile bunları bastırmaya çalışan üstbenlik (süperego) arasındaki çatışmalardan doğar.
Nevrozun anlaşılmasında psikanalitik kuramın katkısı büyüktür. Freud’a göre nevroz, ego’nun içsel dürtülerle ve dışsal toplumsal normlarla başa çıkamaması sonucunda oluşur.
Nevrotik çatışmalar genellikle üçlü yapı arasında (id, ego, süperego) yaşanır:
İd: İlkel dürtüler (cinsellik, saldırganlık, haz alma).
Süperego: Ahlaki normlar ve içselleştirilmiş kurallar.
Ego: Gerçeklik ilkesiyle hareket ederek, id ve süperego arasındaki dengeyi sağlamaya çalışır.
Nevroz, genellikle ego'nun bu çatışmada baş edememesi sonucu ortaya çıkan savunma mekanizmalarıyla şekillenir. Bu çatışmalar bastırıldığında (örneğin çocuklukta bir travma sonucu), bilinçdışında çözülmeden kalabilir ve yıllar sonra anksiyete, fobiler, obsesyonlar gibi belirtilerle yüzeye çıkabilir.
Nevrozun ortaya çıkmasında savunma mekanizmaları belirleyici rol oynar. Nörotik birey, gerçeklikten kopmadan, rahatsız edici düşünce ve duygularla başa çıkmak için bazı savunma mekanizmaları geliştirir:
Bastırma (repression): Kabul edilemez düşüncelerin bilinçdışına itilmesi.
Yansıtma (projection): Kendi kabul edemediği dürtüleri başkalarına atfetme.
Gerileme (regression): Daha önceki gelişim aşamalarına dönme.
Tepki oluşturma (reaction formation): Kişinin gerçek duygusunun tam tersi davranışlar sergilemesi.
Bu mekanizmalar, bireyin kaygıyla başa çıkmasını sağlar ama uzun vadede psikolojik rahatsızlıklara yol açabilir.
Nevroz, bir bozukluklar kümesidir ve farklı nevrotik yapıların (anksiyete nevrozu, histeri, obsesif-kompulsif nevroz, fobiler) her birinde ortak bazı kişilik özellikleri görülür:
Yoğun Anksiyete: Nedensiz görünen ama kalıcı kaygı hali.
İçsel Çatışma: Kişi, ne yapmak istediği ile ne yapması gerektiği arasında sıkışır.
Aşırı Kontrol İhtiyacı: Belirsizlikten rahatsızlık duyar.
İlişkilerde Dengesizlik: Ya aşırı bağımlı ya da aşırı mesafeli ilişkiler.
Gerçeklikle Temasın Korunması: Psikozdan farkla olarak gerçekliğe dair temel algılar bozulmamıştır.
Anksiyete Bozuklukları
Obsesif-Kompulsif Bozukluk
Fobik Bozukluklar
Somatizasyon Bozuklukları
Dissosiyatif Bozukluklar (eski adıyla histerik nevroz)
Nevrozun gelişiminde hem içsel (kişilik yapısı, genetik yatkınlık, mizaç) hem de dışsal (çocukluk travmaları, aile dinamikleri, toplumsal baskılar) etkenler vardır.
Aşırı eleştirel ya da cezalandırıcı ebeveynler.
Sevgi ve güven yoksunluğu.
Cinsel ya da fiziksel istismar.
Aile içi çatışmalar ve duygusal ihmal.
Freud’a göre çocuklukta yaşanan saplanmalar (örneğin oral, anal, fallik evrelerde) bireyin kişilik yapısını belirler. Anal dönemde takılı kalmış bir birey obsesif kompulsif yapıya sahip olabilirken, fallik dönemdeki çatışmaları çözememiş biri histerik nevroza yatkın olabilir.
Nevrotik bozukluklar tedavi edilebilir. Genellikle psikoterapi — özellikle psikanalitik terapi, dinamik yönelimli terapi ve bilişsel-davranışçı terapi — etkilidir.
Bilinçdışı çatışmaların fark edilmesini sağlar.
Bastırılmış anılar ve duyguların yüzeye çıkması hedeflenir.
Serbest çağrışım, rüya analizi ve aktarım teknikleri kullanılır.
Nevrotik düşünce kalıplarının fark edilip yeniden yapılandırılması hedeflenir.
Anksiyete, fobi ve obsesif bozukluklarda etkilidir.
Maruz bırakma, yeniden değerlendirme ve davranışsal deneyler kullanılır.
Antidepresanlar ve anksiyolitikler, semptomları hafifletmek için yardımcı olabilir.
Ancak ilaç tedavisi genellikle psikoterapi ile birlikte uygulanır.
Sağlıklı bir kişilik yapısı; esnek, tutarlı, kendine güvenen ve çevresiyle dengeli ilişkiler kurabilen bir yapıdır. Bunun oluşması için:
Güvenli bağlanma çocuklukta temeldir.
Koşulsuz kabul ve destekleyici ebeveyn tutumları gerekir.
Olumlu benlik saygısı ve öz-değer duygusu gelişmelidir.
Duygusal regülasyon becerileri kazanılmış olmalıdır.
Bu bireyler stresle başa çıkma, problem çözme, empati kurma ve duygularını tanımlama gibi işlevleri sağlıklı biçimde gerçekleştirebilir.
Nevroz, bireyin hayatını zorlaştıran ama aynı zamanda gerçeklikle bağını koparmayan bir psikopatoloji biçimidir. Nörotik bireyler genellikle içe dönük, kendilerini sorgulayan ve belirli duygusal yükler taşıyan kişiler olsalar da, bu durum onların tamamen işlevsiz olduğu anlamına gelmez. Aksine, birçok yaratıcı sanatçı, yazar ve düşünür nevrotik özelliklere sahiptir; bu yönleri onların dünyayı daha derin, yoğun ve estetik biçimde yorumlamalarını sağlayabilir.
Önemli olan, nevrotik yapının farkında olunması ve bununla başa çıkma yollarının geliştirilmesidir. Sağlıklı kişilik yapısı ise nevrozdan tamamen uzak değil, onunla baş edebilen, duygularını regüle edebilen ve içsel çatışmalarını işleyebilen bir yapıdır.