Çeşitli şiddet tipleri arasındaki ayrım, onlara yol açan bilinç dışı dürtüler arasındaki ayrımı temel alır.
Carl Jung, kimliğimizin ayrılmaz bir parçası olan, içsel ruhumuzun gizli, bastırılmış yönlerini tanımlamak için ‘gölge’ terimini kullanmıştır.
"Persona" kelimesi, aslında oyuncuların oynadıkları rolleri tasvir etmek için taktıkları tiyatro maskelerini ifade eder. Carl Jung'un ruh modelinde persona, egomuz ve toplum arasında yer alır.
Freud'un psikoseksüel teorisi, kişiliğin farklı erojen bölgeler etrafında şekillenen bir dizi aşamadan geçerek geliştiğini öne sürer. Bu aşamaların her biri -oral, anal, fallik, latent ve genital- çocuğun gelişiminde önemli bir dönemi temsil eder. Freud, bu aşamalarda çözülmemiş çatışmaların yetişkinlikte kişilik sorunlarına yol açabileceğine inanıyordu.
Beğenilme arzusu, insan doğasının temel bileşenlerinden biridir. İnsan, sosyal bir varlık olarak doğduğu andan itibaren çevresiyle ilişki kurmak, kabul görmek, onaylanmak ve sevilmek ister. Bu ihtiyaç, psikolojik olarak bağlanma, güven, aidiyet ve kimlik gelişimi gibi hayati süreçlerle ilişkilidir. Ancak bu sağlıklı sosyal ihtiyaç, bazı bireylerde zamanla içsel bir zorunluluğa dönüşür: “Beğenilmeliyim, onaylanmalıyım, yoksa bir değerim yok.”
Nevrotik kişilik yapısı, bireyin içsel çatışmalarla, bastırılmış duygularla, kaygılarla ve işlevsiz başa çıkma mekanizmalarıyla şekillenen bir psikodinamik düzendir. Geleneksel olarak nevrozun kökeni bireyin iç dünyasında, özellikle de çocukluk dönemindeki deneyimlerde aranmış olsa da, çağdaş psikoloji ve psikanaliz, toplumun, kültürün ve çevresel faktörlerin bu yapıyı şekillendirmede önemli rol oynadığını vurgular.
İnsan kişiliği, tek parça ve tutarlı bir yapıdan ziyade çok katmanlı, dinamik ve bazen çelişkili yönlerden oluşan bir sistemdir. Her birey içinde farklı arzular, değerler, dürtüler, inançlar, savunmalar ve toplumsal rolleri barındırır. Bu içsel parçaların her biri, yaşamın farklı dönemlerinde farklı koşullar altında gelişmiş olabilir ve zamanla birbirine uyumsuz hale gelebilir.
Karen Horney (1885–1952), klasik psikanaliz teorisine karşı eleştirileriyle tanınan önemli bir psikiyatrist ve kuramcıdır. Freud’un libidinal teorilerine ve özellikle biyolojik determinizme karşı çıkarak insan gelişiminde çevresel, toplumsal ve kültürel faktörlerin etkisini ön plana almıştır.
Nevroz (ya da modern adıyla “nörotik bozukluklar”), bireyin gerçeklikle ilişkisini büyük ölçüde koruduğu; ancak içsel çatışmalar, bastırılmış duygular, travmalar ya da gelişimsel sorunlardan dolayı yoğun anksiyete, içsel sıkıntı ve davranışsal uyumsuzluklar yaşadığı ruhsal bozukluklara verilen genel bir isimdir.
Bu tür çelişkili bir davranış – yani hem sevilme arzusu hem de insanlardan uzak durma eğilimi – aslında oldukça derin psikolojik kökenlere sahip olabilir. Bu durum, birçok insanın zaman zaman deneyimlediği bir içsel çatışmadır ve genellikle bireyin geçmiş deneyimlerinden, kişilik yapısından ve duygusal ihtiyaçlarından beslenir.
"American Psycho" (2000), Mary Harron'ın yönettiği ve Bret Easton Ellis'in aynı adlı romanından uyarlanan bir psikolojik gerilim filmidir. Film, Manhattan'da yaşayan, başarılı bir işadamı olan Patrick Bateman'ın (Christian Bale) içsel dünyasına odaklanır.
Çocukluk, doğası gereği duygusal iniş çıkışlarla doludur. Ancak her zaman keyif alınan şeylere karşı ilgi kaybı ve arkadaşlardan uzaklaşma, yalnızca gelişimsel bir değişimden daha fazlası olabilir.